25.02.2010

ayıp olmadı mı çocuğa?

şimdi itiraf etmeliyim ki ben fast food seviyorum.
bünyede hafif otizm de mevcut olduğundan bu sefer de şu menüyü deniyim bari gibi söylemler yerine klasik ritüelimsi menülerimden sipariş veriyorum.
haliyle çok değerli oldular bu klasik siparişlerim.
fekaaat...
önce 2000lerin başında (ki şu an 2999 yılındayız) burger kingin cocacolayı terkedip ucuz bir taklit olan pepsiye geçmesini sineye çekmek zorunda kaldım. sonra içimle anlaşıp (benim içim değil ülkerin içimi) ramazanlarda "hey höy hurma da veriyoruz" moduna girerek iyice gıcık ettiler. ha evet madem itin götüne sokuyoruz burger kingi whooperlarda soğan varken yemek sonrası elde bir finger bang kokusu bırakmalarını da belirteyim. bu sebepten "kimin kokusu bu hıı?!" gibi azar işitmişliklerim oldu çünkü.
neticede kurunun yanında yaş yanardı denizin ortasına odun attığında yanmaz diyerek fastfood camiasına arkamı dönemeyeceğimi belirtmek istiyorum.
return of the fekaaaat...
önce kentucky fried chicken' a laf soktular
şimdi amerikada fried kelimesini tabelada kullandığınızda ıyk sağlıksız gibi bir tepki alacağınızdan adamlar kentucky fried chicken diyememeye başladılar.
sadece 2 (yazıyla iki) tavuk bulamacı bulunan bu festfuğdcumuza tapıyorum evet. ayrıca isimlerini kfc olarak değiştirmeleri bana jfk'i hatırlatıyor ki kendisi hakkında bill hicks'in söylediklerinden başka birşey bilmesem de eğlenceli bir benzetme gibi geliyor. lakin mighty zinger diye birşey çıkarmalarından sonra yürü be sky is the limit demiş olsam da; bana gıcık olduklarından mıdır nedir hemen haksız çıkarma çabasına giriştiler. evet itiraf ediyorum fikir benden çıkmış olmasa da panini denen rezalet benim yüzümden oldu. sebebini bilmiyorum o yüzden bu panini denen rezalete dönmek istiyorum. abi naptınız ya?
ben restorana geldiğimde masaya oturuyor muyum? sandalyeye koyduğum tepsiden pipet kullanmadan ayaklarımla kola içmeye çalıştığımı gördünüz mü? napıyosunuz yani?
hayır bir ucundan ısırılınca bütün malzemenin torbaya düşmesini geçtim sizin bir kalite standardınız yok mu? sadece tad duyunuz mu yok komple mi izansızsınız? o ekmek nerede kızartılıyor biiir. iki o sandviçe acılı tavuk gider. marul ve mayonez zaten kendi başına tad nötrleyicisiyken gidip ekmek de panini olsun dersen bozuşuruz. lakin bozuştuk da. nisana kadar uğramiycam.
hıh

neyse
bir de günlerdir ağlamama sebeiyet veren durum var ki şöyle bir girizgaha ihtiyaç duyuyorum. ronald amca hamburger yapıp kendini boyayarak bu ekmek arası köfteleri çocuklara kakalamış ve bu hedef kitle seçimini happy meal ile destekleyerek elde ettiği başarısından çinde bile bi sürü şube açabilmiş.
geçtiğimiz senelerde birileri çıkıp bir ay boyunca her öğün mcdonalds yersek nolur acaba hehöö diye bir deney yapıp bunu belgeselleştirdi. insanlık olarak bunu adam salak hakkaten diye yorumlamak yerine mcdonalds sağlıksızmış olarak yorumladık ve adamların başına iş açtık. neticede artık menüde salata var ve mayonezleri light (başka bir değişiklik beklemeyin). sonra 2 sene önce mcmuffin türkiyeye geldi ve aman tanrımdı. pazar günlerinin örh örh diyerek burnumuzu soka soka yiyebileceğimiz bir kahvaltılığı gelmişti artık. abartmıyorum 3 mcmuffin bir jumbo patates ve orta kola bir önceki gün ne kadar alkol tüketmişsem tüketeyim beni zınk diye ayıltıp gün içinde mal mal sırıtmama sebebiyet verebilmektedir.
tabi çok ilginçtir ülkemizde bu evlere servis edilebilmektedir ki dayımlar kanadadan geldiğinde buna çok şaşırmışlardı (o kadar interneyşınıl bir femıliyiz ki gadım yareppim). ben bu tepkiyi pek anlamamıştım da bir yandan da eve sabah kahvaltısı söylemeyi planlıyorsan eve mc söylemek aslında biraz garipti evet kabul edilebilir bu. neyse ki benim gibiler var da sabah koskoca şubeyi 6 da açmak için gelen 4 kişiye 4 tane daha adam yardım ediyor.
öte yandan yenilikleri bununla kalmadı. kahveli milkshake'i yarattılar. tam oğlumun adını ronald mı koysam direk mac mi desem diye düşünürken geçen dün (perşembe) farkettim ki bu ürünü kaldırmışlar. ve sanırım vanilyalı milkshake (ki kendisi bildiğim kadarıyla en kıdemli milkshaketir) kahveli çalışmazsa ben de istifa ediyorum falan gibi birşey söylemiş. neticede artık sadece çilekli ve çikolatalı milkshake mevcut mclerde. ki takdir edersiniz ki bu beni çok kızdırdı.
ne lan?
"eskiden hedef kitlemiz çocuklardı palyaçoyla falan oyalıyorduk. zaman değişti o çocuklar büyüdü kaypak repçi kılıklı dolaşıyolar biz de çalışanlarımızı daha cool yapalım" tamam böyle bir düşünceyi strateji olarak belirlemenize laf etmiyorum. eskiden gülümseyen kasiyerlerin şimdi köpeği kıçına kaçmış gibi zincirle beni süzüp sonra hıh deyip yerden 5 santimetre yukarıdaki kıçını sallayarak nereden öğrendiğini bilmediğim telaffuzuyla kuertıvr pevndır vaaar diye bağıran densizlere dönüşmesine de alıştım sayılır (arkadakiler bunu nasıl anlayabiliyor ona da şaşıyorum zaten). ama niye başarılı bir ürünü sen reklamını yapamadın diye kaldırıyorsun? iki poster assan amorti ederdi kahveli milkshake. VANİLYALI NERDE LAN?
hayır zaten kakao ≠ çikolata... o salak tozu vanilyalının içine koymazsan pir-u pak milkshake oluyo. size içine muz tozu atarsanız muzlu olur bu demiyorum. deseydim külfet olarak algılanabilirdi. yapmayın diyorum. enerji harcamayın yani.
tembel olun lan?
lütfen

kazayla bile ulaşabildiğim ve çok sevdiğim tatların elimden alınması çok üzüyo lan beni.
tamam hawaian pizzayı herkes sevmediği için birçok restoran manüsünden kaldırdı. birtek papa johnsda bulabiliyoruz. o da çok pahalı ama ya... ayrıca insanların ananaslı pizzayı beğenmemelerini anlamıyorum. gördüğüm kadarıyla ilk kez tadıp pişman olan kimse yok. millet menüde ananası görünce olmaz öyle diye düşünüyor o kadar. yaz bak oraya ekstra mozarella jambon ve gizli malzeme bak nasıl kapış kapış gidiyor. illa ben mi reklamını yapıcam bunun? hayır yapsam yapsam kaç kişiye yaparım?
öte yandan ben de bu dediğim şekilde tanıtıyorum zaten.
-abi neli pizza söyledin?
-süpriz.

budur.

gavurcada sloth olarak bizde tembel hayvan olarak bilinen hayvanlar isimlerine yakışır bir hayat tarzı sürdüklerinden yemek kavgası olmasın diye üstünde yaşadığı ağacın türünden başka yaprak yemez ve yavrularına da damak zevkini aşılar. böylece komşu bir fincan defne alabilir miyim demeye de gerek kalmaz ne yiyon sen bi ısırık verseneye de. şimdi hepimiz tembel değiliz. damak zevkimi kimseye kakmak gibi bir kaygım yok ama zaten hiçbir fastfood mekanından aman tanrım ne güzel birşey yiyorum ya diyebileceğimiz ürün çıkmıyor. kırk yılın başı güzel birşey yapıyorlar onu da maraş dondurmacısı gibi elimizden alıyolar.

içimden göösteriip de veeermediiin göz yaşııımı siiilmediiin diye şarkı söylemek geliyor...
(orjinalinin adını bilmiyorum gerçi.)

ayıp değil mi?
yazık değil mi 95 kiloluk minicik bünyeme?
hı?

22.02.2010

hani lego (honey lego)?

şimdi şöyle bişey farkettim geçenlerde
ben küçükken çikolatayı çok severdim hatta o kadar yakındık ki ben kendisine çukulata diye hitap ederdim.
lakin bakkala gittiğimde kinder yımırtası almazdım.
çünkü çük kadardı çükolatası ve oyuncakları da yaptıktan 5 dakika sonra parçası kaybedilen tiptendi (zaten oynanamayacak kadar kısır ve küçüktüler). ben de paramı bir süre biriktirip hayvanlar gibi damak alıyordum lakin damak denen alet de çok güzeldi ve ben sokakta yerken birileri istediğinde paylaşmak zorunda olacak kadar yufka yürekliydim. benim harçlığımı çökerten bir aletten başparmağımın ilk boğumuna kadar olan kısmının bana kalıyor oluşu ise bir yerden sonra koşakoşa eve gidip orda tüketmek gibi bir strateji üretmeye itti. ki evet bu da bazı sorunlara sebebiyet verdi. bakkaldan eve dönerken sokakta karşılaştığım arkadaşlarıma eve gidip ortak paylaşımı engelledikten sonra saklambaç oynarız diyemezdim. eve kapandım. ama evde de yalnızdım. evde legolarım vardı ama ben ne zaman lego torbamı çıkarsam annem yere çarşaf serip piknik alanına çeviriyordu odamı. tamam sonra parça kaybetmiyordum ama neticede bunlar legoydu. kinder oyuncakları gibi tek işe yarar boşlukta değillerdi. herşey olabiliyorlardı ve altlarında mavi çiçekli bir çarşaf vardı. o mavi çiçekler bu parçaların taksit taksit kaybolabileceği olasılığını gözüme soktukları için(ve evet her seferinde çarşafı katlama işi de bana düştüğünden) lego oynamayı bıraktım ve o zaman bana çuval büyüklüğünde gibi gelen ama aslında yastık kılıfı kadar olan lego torbamı kaldırdım ve onun yerine daha harcanabilir olan ve o zaman bana yastık kılıfı kadar gelen ama geçen gün gördüğüm üzre bir çöp torbası kadar olan kinder oyuncaklarına döndüm. lego torbam nerede bilmiyorum ama şimdi düşününce benim hayatımdaki bu karamsarlık falan hep kinder oyuncaklarından kaynaklanıyor lan.
neticede ben yaratıcı bir çocukluk geçirmiş olsam da bir yerden sonra helikopterinin rotoru olmadığı için trafik raporunu taksiden veren radyo spikeri, kocasının belden aşağısı olmadığı için çok zor bir hayat geçiren ayı ailesini veya elinde bişey suratında da ifade olmadığı için anca karaktersiz şirin olabilecek tipleri canlandırarak geçirdim ilkokul 3ten sonrasını.
evet lego istediğimde alınıyordu hemen ama bir yandan da ilerde mimar olur bu diye düşünüyolardır kesin diye düşündüğümden peter pan tribiyle büyüklere hakkımda gelecek planları yapma hakkı vermemek için ve büyüdüm artık bilgisayarla oynamalıyım dediğimden lise sona kadar lego almadım (o da darth mauldu ki bi garip olmuştum)

şimdi
içimdeki bilimkurgu birikimi enginlere sığmama raddesine 5 kala. ben martixteki robotları, chutulhuyu, xenomorphları, predatorları ve sporada yarattığım envai çeşit yaratıkları gördükten sonra elle tutulabilir ve hatta daha önce görülmemiş şeyleri yaratma isteğinin içimde yanıp tutuşuyor oluşunu gözardı etmeye çalışırken... stumbleda lego heykelleri gördüm
oha veha yuha gibi hayranlık nidalarından sonra bu parçaların bazılarının benim daha önce hiç görmediğim türden olduklarını farkettim. legonun son zamanlarda bionicle gibi anlayamadığım action figure gibimsi tipler çıkardığını biliyordum ve içten içe ne hale geldi lan lego diyordum ki legonun sitesine girdim ve kibarca söylemek gerekirse göt oldum.
atlantis serisi gibi konsept olarak bi boka benzemeyen ama parça olarak hennee istiyoruuvv gibi tepkilere gark edecek şeyler vardı. bionicle dediğimiz olgunun da araçları aynı heyecanı yaratabilecek kadar güzel ayrıca.
fekaaaat
kendime bir liste yaptım (ve evet istediğim parçalardan bir sürüsüne ihtiyacım olacağından seçtiğim kitlerden 2 şer tane almam gerekiyordu ondan biraz fazla olabilir) veee
toplam 800$
istiyoruv evet de şimdi bi yandan da bakkala gidip kinder ne kadar acaba diye merak etmiyor değilim.
eskiden anne leblebi istiyorum demeye çalışırken bile gelen legolar artık daha güzeller ama kavuşamıyoruz.
kinder ucuz bişeyse eğğğ artık para kendi param gibi bi çıkarımda da bulunamadan (ki hala harçlık alıyorum) göt olduğumla kalıcam.
belki bi kutu alıp mahalledeki çocuklara dağıtmak gibi bir şirinlik yapabilirim lakin bizim sitede oturan piçler gayet zenginler. bir iki tanesini kekleyip yumurtaya karşı lego takası yapsam da olmaz zira kazık kadar adam çocuğa niye çikolata veriyor azizim gibi laflar edilebilir. ki neyse neticede sokarım lan
küstüm
ben lego istiyorum
elyın veryın tencere götlü kelyın yapıcaktım...

değil işte öyle

şimdi zaten bir yerlere birşeyler yazabilen biriyken neden ama neden bloga özendim?
1) çünkü özenebiliyorum.
2) bir de bakış açısına ihtiyaç duyduğunuz için benimkini ödünç vermeye karar vermişliğim falan var.
3) noktalama işaretlerini kullanmayı öğrenirim diye umuyorum.
4) babam güncemi okumasın bunu okusun dedim.