27.03.2010

alma dharmanın ahını çıkar namaste namaste

Plan yapmayı sevmiyorum. Kendimce gayet mantıklı sebeplerim var bunun için ki sıralama olarak şöyledir:
1)plan yapınca sorumluluk benim elimde oluyor. kendimi gayet tanrı gibi hissediyorum böyle olunca. hoş değil. bu plan bir grubu da kapsıyorsa liderlik gibi bir sıfatım oluyor ki neler yapabildiğimi bildiğim için baya korkutucu oluyor bu çünkü
2)plan yaptığımda d noktasına gitmek için b ve c noktalarından geçmek gerekiyorsa bu sıralı olmalı ve illa ki o noktalardan geçmeli gibi hissediyorum. b ye uğranmazsa ama yön hala d ye dönük olsa bile sinirleniyorum. artık sağa sola kültablası veya bardak atmıyorum ama birileri kendilerini atmak isteyebiliyorlar bunun sonunda. bana birşeyler atmak isteyenler de oluyor tabi ama ne gerek var benim pipim var veya ben abiyim gibi söylemlere dimi?
neyse
3) plan yapınca bozulması hayal kırıklığı getiriyor ki 2de de bahsettiğim sonuçları var.
4)planlar süprizleri engelliyor
hiç şaşırmamak eksik hissettiriyor.

sonuç olarak hayat ne getirirse ona göre seçimler yapmak gibi bir noktaya geliyorum. fekat bunu da istemiyorum gibi. neticede param olsa sürekli gezerim gibi bir söylemim var. yalan tabi bu. tembelim ezelden pijamam dieselden. bütün gün oturup içmek ve atıyorum lostun bütün sezonlarını seyretmek istiyorum ardışık olarak. sürekli gezerim kısmı da üşenmediğim durumlarda olsun mesela.
sonuçta arkadaşa gidip geyik yapmayı seviyorum.
-tatlı getirdim tatlı yiyip tatlı konuşalım diye ama tavuk göğsü getirdim memelerden bahsedelim.
-üstüne de dondurma koyalım yalarız.
gibi diyaloglar yaratabilen insanlar var etrafımda ve bu daha ne istenir ki gibi tepkiler yaratıyor bünyede.
tabi bu hiçbişey yapmayalım arkadaşlar böyle iyiyiz demek gibi algılanabilir.
o da olur şikayet etmemek lazım.

16.03.2010

bu kaba goruntumun altina don giymiyorum desem?

etrafta duyup sinir oldugum kaliplasmis bir kadin lafi var. Bu gicikligin sebebi benim erkek olmam degil kesinlikle zira bu lafa iyi demis valla diyen kiz tipinin bile yakinimda olmamasini tercih ediyorum.
cumle sudur:
"ben artik calismiycam sen bana bak."
bunu diyen hatuna "o zaman 5 cocuk yapariz dimi?" diye sormak gayet istenen sonucu verir. bunun derin anlamlari genelde cok cocuklu ailelerin televizyonda cok gorulen "parkta yasamak zorunda kalan ailenin 15 milyor cocugu var" haberlerinin kafaya kaktigi stereotype olmasi var ki ben oyle birsey demek istemiyorum burada (bunu pesinen aciklamaliyim ki ileride karsilasabilecegim sorulari benim paranoyak olduguma inanmanizla takas edebileyim)
netekim benim demeye calistigim " ben hepimize bakarim da sen geri kalanimiza bakabilir misin?"dir.

hayir bi yandan da bu seksizm olayi var ki nedense hep pipiyle baglantili gibi kullaniliyor. ki hayir efenim yalan bu. madem seksist degilim iki cinsiyeti de vurabilmeliyim. yani izin verin lutfeeen.

neyse
bu erkeklerin ustune gitme kafasinda cok komigime giden bir nokta var. odun olmak erkeklere ozgu mudur?
bu sifat sadece belirli kurallara uymayan, gizli bir listedeki maddeleri yerine getirmeyen erkeklere mi veriliyor?
ben kizarkadasima asla asla ve asla kesme cicek almam mesela. cicek saksida degilse bitkinin cinsel organidir neticede. bi de soluyolar pat diye amaclari yasamak degil yani. bu maddede eksik olunca ben de mi odun oluyorum?
saksida aldiklarimin solmasindan sorumlu olmadigimi dusunuyorum ayrica (eger benim sorumlulugum oldugunu dusunuyorsaniz su noktadan sonra okumayin lutfen).

ben cok az seyi ciddiye alabilen biriyim. bunu ispatlayabilecegim 10 tane parmakucum var (tirnaksiz). bu sebepten paso espri yapiyorum. benzer bir sekilde benden beklenilen tek romantizmin supriz sirinlikler seklinde olmasi gayet normal. gulerek yapilan bir tartismanin sonunda "hic orali olmuyorum" gibi bir lafa " gel ben seni multeci ederim" demek gibi seyler yapiyorum.
bu bana hayvan gibi pahali buket yaptirmaktan daha uzun sure hatirlanir gibi geliyor.

ha evet ben de bazen kocaman buket yaptiriyorum. bunun sebebi ozur dilemek istemek degildir. sinirdir. sokakta yuruyorsak ve ben baya baya sinirlendiysem onunden gectigimiz ilk cicekciden hayvan gibi buket yaptiririm.
bunun altinda yatan sebep cicek almamiz beklendiginden buna laf edilememesi ve "al sen tasi cicegini" demektir. hatta gul buketi daha eglenceli olur.
boyle de pasif agresifim

14.03.2010

bana zaman makinesi vermeyin

demin dusundum de nedense bir yerde kuruyemis varsa haldir huldur bitene kadar yeme tribi var. ne zaman cekirdek yemeye baslasam duramiyorum geyigi olarak da bilinir bu fenomen. sahsen bu davranisin evrimsel bir eklenti oldugu belli. artik maymun mudur kemirgen midir nedir?
neyse

neticede bir sekilde zamanda geri gidip bu ani gormek istiyorum. ilk hayvan eline findik fistik neyse aldiginda dur evladim diyip eline bocek tutustursak nasil bir degisiklik olur diye merak ediyorum.

bocek yemisligim var. tadi yer fistigina benziyor. bacaklar dili biraz gidikliyor evet ama degisik.
lakin bu degisimin toplumu ne hale getirecegini merak ediyorum baya.

10.03.2010

basmakalıp...

Geçen senelerde sık sık masturbatif kelimesini kullanıyordum. sonra bir arkadaşım yeterılan gibi bir tepki verince seyrelttim ama hala dilimin ucuna geliyor birileri bana e kendin yap falan dediğinde.
bu tip kelimeleri kullanınca kendimi daha entel mi hissediyorum bilmiyorum ama mesela bu aralar sığ ve kısır kelimelerini çok kullanıyorum. çok kısır bir kafa bu veya çok sığ düşünüyorsun gibi şeyler söylediğimde biri çıkıp "niye sen çocuk mu istiyordun? sokalım kafaya tüp fikri." falan diyecek diye korkuyorum. gerçi şimdi bunu yazdığıma göre artık sığ dediğimde "sana ne dil balığı mı tutucan?" da dense komaz.

böyle de kendimi korumaya almış oldum.
neyse
öte yandan bu kalıplaşmış sözlerimin bazıları artık sadece bana ait olmaktan çıkmaya başladılar. çevremde şaraba çorap diyen insanlar türemeye başladı. evet henüz ne var diye sorulduğunda et var yanına pilav koyiyim mi diyen bir tek ben varım ama yakında o da halka malolacaktır gibi geliyor.

öte yandan bu lafların çok sık da dolaşmasını istemiyorum. entel olduğum için demin dolaşmak yerine "sirküle olması" yazmıştım ama bünyede mütevazilik var (o kadar ki bu alemde en mütevazi benim diyebilirim) o yüzden silip değiştirdim. neyse neticede bu lafların herkesin dilinde olmasını istemiyorum çünkü gazı kaçıyor o zaman... espriyken kalıp oluyor. kıl keçisine silk-eçil diyor olmamın ileride deyim veya atasözü olma olasılığı tırstırıyor baya.

neticede süperimdir laf bulma konusunda ama bütün mütevazileri ben yetiştirdiğim için (ehah alışmiyim buna be ne kötüymüş) koluma word generator gibi bir dövme yaptırmıyorum. lakin bir diyalog var ki büyümsemek kelimesini doğurmuştur şöyledir:
-sen beni baya bi küçümsüyorsun
-hayır ya tam tersi ben seni çok büyümsüyorum...
şimdi bu konuşmada anlaşıldığı şekliyle büyümseme kelimesi tamamen söylenen bir önceki cümleye refleks olarak gelişmiş ve anlamı "üstün görüyorum" oluyor. bünyede role play hastalığı olduğu için büyü kelimesini duyduğumda bunu emir kipli olarak algılayamıyorum ben ne yazık ki. dolayısıyla büyümsüyorum kelimesi "seni büyülü biri olarak görüyorum, mecikılsın, süpersin, vaaoov, t-shirtümü yırttım mememi imzala" gibi bir anlama geliyor.

kabul ediyorum öğrenim hayatım boyunca bana maruz kalmış bütün türk dili ve edebiyat hocaları şu an bir ürperme geçiriyor olabilirler bu yeni üretimlerim için
fekaaat ben de dilimizi koruyalım moduna girebiliyorum bazen
de bağlacı ve soru eki mi ayrı yazılır geyiği de değil üstelik.

SANIRSAM!
aziz ve muhterem yurttaşlarım,
böyle bir kelime yok. varsa bile sanma ihtimalim halinde demek. suyunun suyunun suyu gibi birşey. hani ben normalde sanamayacak kadar salak biriyim ama bir şekilde olursa böyle olur demek. kalkıp bu kelimeyi kullananlara salak mısın diye sorduğunuzda bazıları hayır der (ki bazı sözlüklerde hayır evet demektir) bazıları üzülür, bozulur, küflenir.
neticede sanırım olan bir kelimeye fazladan harf ekleyince hee sen psikolojik okuyurdun deymi diye soran temizlikçiden sandığınız kadar üstün olmuyorsunuz.
aynı şekilde yaparaktan ederekten gibi kelimeler de yoktur. üstelik bunların anlamı da pek yok. tan derdin varsa sabah 5ten sonra sahile çık ten derdin varsa çıkma. ama fiillere dokunma be güzelim. benim ne kabahatim var yani.

neyse
entel olduğum için günün haberleri diye bir paragraf eklentisi yapmaya karar verdim
lakin peşinen uyarıyorum bu seferki gerçek. ileride bunu yazmadığım zaman komle kıçımdan uydurduğumu anlayın (meyd in gört veya kıçımın mamülü)
--Papağan gördük
uzun süredir arkadaşlara istanbulda papağan gördünüz mü diye soruyordum. "evet arkadaşım besliyor" gibi cevapları eledikten sonra kalan "abi eskiden baharda falan bir yerlerde görüyorduk ama bu aralar yoklar pek" yanıtı da gayet moral bozucu oluyordu. petshopa giden kamyonun bilmemkaç senesinde (akşam anneme sormayı unutmazsam bu bilmemkaçı gerçek tarihle değiştirebilirim) devrilmesi sonucu bir sürü yeşil vahşi papağan edindi istanbul. artık bir tepeden bakılınca aziz istanbula veya dinliyorsanız kendisini gözleriniz kapalı... yan ağaçtan bir sürü arsız yeşil pezevenk cerr cörr sesler çıkarıyor olabilirler. başlığa dönersek... bu sabah kızıltoprak istasyon caddesinde yaklaşık 15 tane papağanı kargalarla atışırken gördük. uzak oldukları için pek birşey anlamadım ama sanırım öyle taşlı sopalıya dönecek bir kavga değildi.
öte yandan kızıltoprakla ilgili bir diğer haber ki bu sanırım çarşamba veya salı günü olmuş (pınarcım bu sana özel haber sayılır). tren istasyonunda kadının biri başı döndüğü için dengesini kaybetmiş ve tren yoluna düşmüş. öküzlerin trene bakma sebebi trenlerin öküzlerden daha aptal olması olduğundan alet durmaya tenezzül etmemiş. neticede abla hayatta ama bacakları yok (dolayısıyla ayakta tedavi edilememiş gibi bir espri yapabilirdim ama entel ve mütevazi olduğum kadar rafineyimdir de).

iyi günler
terli terli kavga etmeyin

6.03.2010

artık büyümüş olmam lazımdı ya

ya evet aslında babam duysa çok güler 27 yıldır yaşıyorum lan gibi söylemlerime ama nedense kendimi çok görmüş geçirmiş hissediyorum.
sık sık üstelik.

fekat bu hissimi çürüten de hep benim nedense.
mesela bence bu yaştaki insanlar kafalarını bir yerlere çarpıp yarmamalılar. 27 senedir kullanıyorum lan gözlerimi nerede yürüdüğümün ve etrafımdakilerin farkında olmalıyım gibi geliyor. lakin kafamda kocaman yara izi var. büyük adamım ben o yüzden tren köprüsüne çarptım gibi şeyler söylemeye de züğürt tesellisi deniyor.

geçen gün çükümü fermuara kaptırdım.
kendime kızdığım çok olmuştu da kendime bu kadar çok kızdığım pek sık olmuyor.
ne kadar eğiticidir bilmiyorum ama sanırım bu öz eleştiri hali sarhoş olup düşmekten daha fazla yer ediyor kafamda.
ya da umarım öyledir...

4.03.2010

hanım koş evcilleştim

demin de pisuvarda gördüğüm üzre erkeğim lan ben!
buna şu an şaşırıyor oluşum ise geçen senelere kıyasla tavırlarımda bir kibarlaşma gözlemlememden kaynaklanıyor. bir erkek olarak çeşitli zamanlarda vücudumun değişik deliklerinden yüksek seste değişik sesler çıkarma ritüellerini de yaptığımı zannediyordum. fekat bunlardan iğrenen bir sevgilim var ve mesela geğirirken eskiden hey maşallah tepkileri alırken şimdi ıpıssss gibi sesler çıkarıyorum.

tamam arabalardan veya ülkemizde futbol anlamına gelen ama dünyada başka renk ve şekilde toplarla da icra edilebilen spor isimli faliyetlerden de anlamıyorum ve bu ülke genelinde bütün erkeklerde var olan ilgi odakları.

lakin babam evde küfretmese de benim de küfür repertuarım gayet geniş. sahneye son çıksam sabaha kadar küfredebilirim yani. hatta hayatımda maça gitmemiş biri olarak bir tribün adamdan daha fazla ve daha hızlı küfredebilirim (böyle kompanse etmeye çalışıyorum eksiğimi). millet direksiyon başında ana avrat düz giderken ben arabaya binmeden bir sürü laf edebiliyorum hatta (o derece). ama küfretmiyorum...
neden?
etrafımda yaşıtlarımdan çok büyükler olduğu için mi? hayır...
sevgili küfretmiyo mu? evet
ben niye tutuyorum kendimi?
demem o ki ben eskiden istanbul taşaklarımın altında diye yaşarken bugün henüz çarpmadığım insanlara bile pardon derken buluyorum kendimi. durduk yere o kadar kibarlaştım ki otobüste ayakta dururken bile birilerine yer vermeye çalışıyorum.

nerden çıktı bu uyanış kısmına gelince...
uzun süredir sevgilimin insanlarla konuşmanı çok beğeniyorum gibi pohpohlamaları batıyordu. tamam eskiden okumayı bitirdiğim gazeteyi koltukta bırakıp kalkardım ama artık yanımda oturanlara ister misiniz gibi sorular soruyorum (ki gereksiz adam zaten ben kalkınca akbaba gibi atlayacak gazetenin üstüne). şirin geliyor dendiğinde o davranışı tekrarlamaya meyilliyiz tamam da. lan köpekleri de böyle eğitiyoruz? afferimler falan?

ittim eyvallah da kanişe ne zaman döndüm lan?
yaa
işte böyle
demin atmden para çektikten sonra makinaya teşekkürler diyince danketti.
oha felan oldum yaağneee

şimdi pınar gerilme yiğidim aslansın gaplansın dese gene lan lun diye konuşmalar önce nın mım sonra mırmıra dönücek biliyorum

"yedi cihanın korkusu, uzağın yakının hakimi, raz bey evreni titreten sesiyle kükredi!
-aaaa yürüsenize ayol şimdi düşüp bayılıcam ha"

nın mım mım...

2.03.2010

geçen bayramda 3 aile birleşip internete girdik

ben bilgisayarlardan anlamıyorum. klavye kullanabiliyorum evet (ki bunu anlamak pek zor olmamalı) lakin bilgisayardan anlamıyorum. lise sondayken ders almıştım
html sadece 4 haft değildi falan. lakin bir çok bilgim gibi burada öğrendiklerimi de ders için beklenen siteyi yaptıktan sonra kafamın gerisine attım. annem de ceplerime bakmadığı için yıkanınca şoolmuş o bilgiler...

neyse
teknolojiden de anlamıyorum. temel olarak bizim evde elektronik bilgisi babamla son buldu gibi. ups teorik olarak ne işe yaramalı biliyorum ama sadece gürültü yapıyor ve aleti dügün kapatmam için de zaman sağlamıyor. takdir edersiniz ki 5 salisede gözümü bile kırpamıyorum ben.

amaaa
cyborglara çok özeniyorum lan. hayır bırak cyborg şeysini basit implantlar bile çok heyecanlandırıyor beni. matrixteki öğrenme hızı hala japonca öğrenmememdeki en büyük sebeptir mesela. biraz daha beklesem direk download edebileceğim teknoloji gelişmiş olacak gibi geliyor. kaldı ki ben en son 5 sene önce limewiredan bişey download etmiştim. geri kalan gereklilikleri arkadaşlarımın indirmesini istiyorum. bir çeşit offline networking gibi oldu bu.

esas sorun da bu işte. ben o kadar acizim ki bu teknohedehödöde elektronikle ilgili yapabildiğim tek şey mekanik upgradeler. bu terimleri biliyor olmak da yaptığım işi matah birşeymiş gibi gösteriyor. en son ducttape kullanarak flashdiscimi upgrade ettim (kapağı gövdeye yapıştırdım artık kaybolmasından korkmuyorum). benzer bir şey misinayla da yapılabilir aslında ki o daha şık olur sanırım. fekat bunlar tekno upgrade sayılmaz. offline networking kullanıyorum dediğinde aslında eski teknolojiye dönüş yapmış oluyoruz (ama terminoloji kullanınca biraz daha cool oluyor sanırım).

neyse konuya döneyim. şimdi yarın adamın biri çıkıp olm alıcaz seni parça pinçik edicez sonra bi sürü şey ekleyip birleştiricez deseler. kafana mıknatıs yaklaştırmadığın sürece acaip eğleniceksin gözünden lazer götünden roket çıkıcak deseler. ben hemen kafama sert bir cisimle vurup arkadaşların işini kolaylaştırmaya çalışırım
evet
ama ben cyborg olduktan sonra (abartmıyorum) 4 dakika sonra eminim ki aa abi şimdi senin ağırlığını 5 tona çıkardık da yeni teknoloji çıktı artık gözümüzden roket çıkartabiliyoruz falan der. iki dakikada obsolete olur benim upgradeler. teknolojinin gelişimini durduramayacağımız için de benim sürekli ameliyat masasında yatmaktan bu implantlarımı kullanacak vaktip pek olmayacak gibi.
çok üzülüyorum lan...

diğer yandan birileri çıkıp abi sen cyborg oldun ama biz bütün insanlık olarak zihinlerimizi sanal aleme geçirdik yapay zekayla sevişiyoruz falan derse (ki der o hayvanlar). yakarım ben zionu alır zero ona vurup iki şehri de dağıtırım.
madem gelişiyosunuz niye bana haber vermiyosunuz abi?

ha bu arada riddickin gözlerindeki upgrade teorik olarak yapılmış (patenti var) mükemmelleştirin hemen istiyorum (o elektronik değil ne de olsa... mekanik sayılır)